Deniz biyolojisine ayırdığım bunca yazıdan sonra biraz da tarih diyorum ve başlıyorum:
6 mayıs 1758 günü Maximilien François Marie Isidore de Robespierre dünyaya geldi. Babası Maximilien Barthélémy François Robespierre yeni doğan oğluna babasının da adı olan Maximilien'i uygun gördü. Aynı ismi kullanmak ya bir aile geleneğiydi ya da yaratıcılıktan yoksun bir aileydiler. Ancak küçük Robespierre otuz yıl kadar sonra tarihe adını silinmeyecek biçimde kazıyacaktı.
Küçük Robespierre onbir yaşını biraz geçmişken Korsikalı bir avukat da yeni doğan çok kısa boylu oğluna Napoloen adını koymakla meşguldü. Robespierre'nin henüz bundan haberi yoktu elbette. Bonaparte ailesinde çocuklarına aynı adı koyma geleneği henüz gelişmemişti bu eylemin gelenekleşmesi için küçük Napoleon'un baba olmasını bekleyeceklerdi.
Küçük Robespierre hukuk eğitimi almakla meşgulken Küçük Napoloen vaktini kardeşleriyle birlikte Korsika'da atçılık oynayarak geçirmekteydi.
Artık küçük olmayan Robespierre 1782 yılında Arras'taki hakimlik görevinden idam cezasına karşı olduğu için istifa ederken tarihin en büyük şakalarından birini yaptığının farkında değildi henüz. Bu esnada küçük Napoloen askeri okuldaki üçüncü yılını tamamlamıştı üstelik ortada hiçbir şekilde şaka olarak addedilebilecek bir durum yoktu.
1789 yılına gelindiğinde meşhur Fransız Devrimi harekete geçmişti ve artık kazık kadar olan Robespierre, Danton ve Marat isimli yurttaşlar ile birlikte Devrimin liderliğine soyunmuştu. Bu esnada yaş olarak değilse de boy olarak hala küçük olan Napoloen da memleketi Korsika'da kim bilir ne kadar güzel şaraplar içerek karşı kıyıdaki devrimi seyretmekteydi.
1792 yılı geldiğinde Napoloen genç bir üst teğmendi ve devrimci fraksiyonlardan Jakobenleri desteklemekteydi. Bu esnada Robespierre Kral 16. louis'i idam ettirmekle meşguldü.
Bir yıl sonra Robespierre meclisteki muhalefetle uğraşıyorken Napoloen Korsika'lı ayrılıkçıların lideri Pasquale Paoli ile anlaşmazlığa düştüğü için ailesiyle birlikte Fransa'ya kaçtı. Robespierre'nin muhalefetle uğraşması tarihe “terör rejimi” olarak geçecek süreci başlatırken Napoloen bir yıldır Fransız ordusunda yüzbaşıydı.
Robespierre devrimi güvence altına almak, devrim düşlmanlarını ortadan kaldırmak amacıyla 1285 kişiyi giyotine gönderirken yirmi dört yaşında idam cezasına karşı olduğu için yargıçlık görevinden istifa ettiğini hatırlayıp gülmüş müdür bilemiyoruz, bu konuda bir kayıt tutulmamış. Ancak bu 1285 kişi arasında devrim liderlerinden Georges Jaques Danton gibi isimlerin olduğunu biliyoruz. Ki bu Danton efendi Robespierre ile birlikte “terör rejimi” ni başlatan kişilerden biridir. Ancak kendisi daha sonra “Biraz abarttık galiba Max!” demeye başlamış, Robespierre “Ölmek var dönmek yok!” şeklinde cevap vermiş ve hatta sözünü önce Danton'u idama yollayarak sonra da kendisi giyotini boylayarak tutmuştur. Bu esnada Napoloen Toulon'da cumhuriyete karşı çıkan ayaklanmanın bastırılmasını ve şehri kontrol altında tutan İngiliz güçlerinin çekilmesini sağlamış Tümgeneral rütbesine yükselmişti. Robespierre'nin küçük biraderi Augustine Robespierre ile kişisel ilişki geliştirip Robespierre'nin gözde generali haline gelen Napoloen, Maximilien Robespierre'nin ölümüyle ev hapsine gönderildiğinde yıl 1794'tü.
Robespierre kimilerine göre iktidar hırsının da etkisiyle, kimilerine göre salt devrimin güvenliğini sağlamak amacıyla kendi yoldaşlarını bile idama göndermekten çekinmemişti. Kendi kellesinin kopmasından korkmamasını Conciergerie'de geçirdiği son gece bina önünde toplanan taraftarlarını devrime inancı tam olduğu ve cumhuriyete karşı savaşmayı reddettiği gerekçesiyle dağıtmasından anlıyoruz. Robespierre devrimin tamamlanmasının ancak cumhuriyetin alternatifsiz ve tartışmasız olasılık olarak kalmasıyla mümkün olacağı inancındaydı. Fakat dünya kavanoz dipli, talih şakacı ve kader tabi ki kahpe olduğundan Fransız Devriminin sona ermesi ancak 9 kasım 1799'da kendisinin çok güvendiği Napoloen'un darbesiyle mümkün olacaktı. Sieyés ve Ducos ile birlikte darbeyi gerçekleştiren Napoloen bu hareketin en güçlü lideri olan Sieyés'i alt ederek Fransa Konsulü seçilecek, cumhuriyet ideallerini yaymak amacıyla Avrupa kampanyasını başlatacak, kara Arupasının hemen hemen tamamını işgal edecek, ancak 1804 yılında kendi elleriyle Fransa İmparatoru tacını kafasına yerleştirerek Cumhuriyet hayalini geçici olarak gömecekti.
Robespierre'nin korkuları ölümünden on yıl sonra gerçekleşecek ve Fransa'nın kan gölü olmasını sağlayan devrim Avrupa'nın kan gölü olmasıyla son bulacaktı. Robespierre için paranoyak sıfatını uygun görenler olmuştur şüphesiz. Ancak korkuları -ölümünden on yıl sonra bile olsa- gerçekleşen bir paranoyak olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Demem o ki paranoya ancak darbeyi beklediğiniz yer konusunda yanılırsanız tehlikeli bir davranış bozukluğudur, sizi giyotine bile götürebilir. Her paranoya adamı ipe götürmez ,kimisi de adamı ipten alabilir.
No comments:
Post a Comment