Wednesday, May 27, 2009

Bir cinayetin anatomisi

Merhaba dünyalılar,


Cinayet kelimesinin TDK Büyük Türkçe Sözlüğündeki karşılığı: “adam öldürme, adam öldürme derecesinde ağır suç.” olarak belirtilmiş. “Adam” derken kastedilen “insan” eşeklik etmiyoruz bunun için sözlüğe bakmıyoruz, ya da eşeklik bizde kalsın kendimizi önce sağlam kazığa bağlayalım diyoruz ve bakıyoruz: toplam on yedi anlamın ikisinin insan olduğunu görüyoruz – neden ikisi? Çünkü hem “adem” hem de “ar” kökünden adam kelimesine ulaşılabiliyormuş bunu öğreniyoruz- Her şeye baktık üşenmiyoruz “Öldürmek” fiilinin anlamına da bakıyoruz: “bir canlının hayatına son vermek.” daha başka bir çok anlam içinden -soğanın ölmesi durumu da var.- bizi ilgilendiren bu diye düşünerek devam ediyoruz. Diyebiliriz ki cinayet: “insan hayatına son verme, insan hayatına son verme derecesinde ağır suç” anlamına geliyor.


İnsan hayatına son vermek” kısmı yeterince açık. Daha az açık olan “insan hayatına son verme derecesinde ağır suç” kısmı. “İnsan hayatına son verme” ile denk tutulabilecek bir suç düşünüyoruz... Bulamıyoruz -ben bulamıyorum yani ama yazıya birinci çoğul kişi olarak başladım bozmuyorum- Koskoca TDK manyak mı? Evet, zaman zaman “izlengeç” gibi sapkınlıklar yapabiliyor bu kurum ama biz bunda bir ard niyet aramıyoruz, boş bulunuyorlar her halde. Neyse konudan uzaklaşmayalım; TDK kafamızı karıştırmak için uğraşmadığına göre bizde bir dingillik var demek. Hemen bir bilene danışıyoruz: “Cinayet dediğin ille de kanlı bıçaklı olmaz, aşk da bir cinayettir.” diyor Ferhan Şensoy, ona güveniyoruz. Koskoca Ferhan Şensoy, koskoca TDK ile bir olup bizimle dalga geçmek niyetinde değilse doğru iz üzerindeyiz.


Demek ki “İnsan hayatına son verme derecesinde ağır suç” denilen şey “aşk”. Geleneği bozmuyor hemen TDK Büyük Türkçe Sözlüğe bakıyoruz “aşk” için ne demiş: “Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, amor” Tanımdaki son kelime olan “amor” un Fransızca olmasının nedenini anlayamıyoruz, Fransızca bilen yurttaşlarımız için konmuş her halde oraya. Bu durum Ferhan Şensoy ve TDK'nın bizi kafalıyor olma ihtimalinden fena halde kıllandırsa da devam ediyoruz. Demek ki “aşırı sevgi ya da bağlılık duygusu” “adam öldürme” kadar ağır bir suç. Bu durumda TDK ve Ferhan Şensoy ile Türk Ceza Kanunun aynı fikirde olmadığına şükrediyoruz. Ya da aynı fikirdeler ama kanıtlanması zor bir suç olduğu için kimse hüküm giymiyor, bilemiyoruz.


Demek “aşk” dediğimiz tehlikeli bir durum bunda zaten hem fikiriz. Ancak nasıl suç oluyor bunu anlayamıyoruz. Aşık olduk diyelim birine. O kişiye “aşırı sevgi ve bağlılık duygusu” geliştiriyoruz. Eğer o kişi de benzer bir şekilde bize karşı “aşırı sevgi ve bağlılık duygusu” geliştirirse bunu adli makamlara bildirmeden çok kriminal bir hikaye yaşıyoruz. Burada bir sorun yok, zaten suç işliyoruz üstelik iki kişiyiz bildiğin “suç işleme amaçlı örgüt” -ki bu tanım Türk Ceza Kanununda var, aman diyeyim- kuruyoruz, kanunları sallamadığımız ortada. Demek ki iki eksinin bir artı ettiği bir durum bu “aşk” mevzusu.


Mesele o kişi de bize karşı “aşırı sevgi ve bağlılık duygusu” geliştirmezse başlıyor. Bu durumda bütün suç bizde oluyor. Üstelik örgütlü olmadığımız için hıyar gibi acı da çekme olasılığı var. Ancak “aşırı sevgi ve bağlılık duygusu” geliştirmemek suç değil. Diğer kişinin bir suçu yok ortada, aşık olmadı ki bize; o masum. Ama o da suç ortağımız olsun istiyoruz. Olmuyor işte bazen, suç işlediğimizle kalıyoruz.


Demem o ki eşeklik bizde. Durduk yerde elin insanına ne diye “aşırı sevgi ve bağlılık duygusu” geliştirir ki insan? Maalesef oluyor ama. Elde değil: her cinayet de taammüden işlenmiyor.

No comments:

Post a Comment