Merhaba dünyalılar,
İşte:
Gerçek nedir?
Şimdi bu soruya verilebilecek bir cevap sadece uzun değil aynı zamanda zor da olacaktır. Demek istediğim binlerce yıllık insan düşüncesi felsefe dahilinde tartışmıştır bunu.
Aslında katılmıyorum, felsefe “gerçek nedir?” sorusundan ziyade “gerçek olan nedir?” daha doğrusu “ne gerçektir?” sorusuyla ilgilenmiştir.
Evet ama “gerçek olanı” bulabilmek için “gerçek” kavramının neyi ifade ettiğini de belirlemek gerekmez mi?
Doğru. Ancak, her kavram gibi “gerçek” kavramının da neyi ifade ettiği mevcut vaka için, bu durumda “gerçek nedir?” sorusu için, tartışılmalı ve bulunmalıdır. Demek ki “gerçek nedir?” sorusunda bahsedilen “gerçek” için “soruyu soran kişinin “gerçek” kelimesiyle ifade ettiği kavram” dersek yanılmış olmayız.
Pekala o halde kerteriz belirleyelim: “Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan.” diyor tdk büyük türkçe sözlük.
O zaman gerçek dediğimiz şeyin varlığı kesin olan bir şey olması icap eder değil mi?
Muhakkak.
Peki var olduğuna emin olabileceğimiz neler var?
İşte varlık evrenimiz dahilindekiler, daha doğrusu algı sınırlarımız içinde tanımlayabildiğimiz evren.
Katılmıyorum.
Neden?
Neredeyse bir sınırlama yapmadan bütün var oluşu kattın bu “gerçek” içine.
Var olan her şey gerçek değil midir?
Emin değilim.
Nasıl yani?
Şöyle anlatayım; mesela ben aslında yrimiüçüncü yüzyılda geliştirilmiş bir yapa zeka yazılımı olsam ve bildiğim tüm varoluş da benim test edilmem için tasarlanmış bir sanal evren olsa bunun farkına varabilir miydim?
Muhtemelen hayır.
Bu durumda hiçbir şeyin gerçekliğinden kesin olarak emin olamam.
Katılmıyorum. Öncelikle gerçekliğine emin olabileceğim en az bir şey var.
Nedir?
Ben.
“Cogito ergo sum” diyorsun.
Aslında, evet. Aklımın içinde olan devinim benim gerçek olduğumu bana kanıtlar. Üstelik bir yapay zeka yazılımı olsam bile bu benim var olduğum anlamına gelir ve bu da ben gerçeğim demektir.
Haklısın ama bu durumda da bildiğim anlamda evrenin gerçekliğinden emin olamam. Yani gerçek olduğuna emin olabileceğim tek şey ben olurum öyle mi?
Gene katılmıyorum. Eğer ben gerçeksem benim algı sınırlarım içinde var olan herşey zihnimdeki kavramlar evreninde de olsa gerçektir.
Ama bu durum birbiriyle çelişen gerçekler ortaya çıkarmaz mı?
Açıkla.
Şöyle: eğer ben bir yapay zeka yazılımıysam içinde bulunduğum evren yapay bir evren olacak.
Evet.
Yani bir tür sanal gerçeklik. Bu durumda bu evrenin gerçekliğinden bahsedemeyiz.
Öncelikle eğer ben bir yapay zeka isem benim için her gerçeklik yapay gerçekliktir. Üstelik çelişki de göremiyorum. Benim yapay zekamın içinde oluşan kavramlar evreni benim zihnim ile sınırlı olacağından asla başka bir gerçeklik düzlemiyle çakışamayacaktır.
Ya testin başarılı geçtiğine karar verip beni dış dünya ile iletişebilecek bir platforma aktarırlarsa?
Gene bir çakışma söz konusu değil. Bu durumda zihnimin içindeki kavramlar evreni algı sınırlarıma göre dar kalacak ve gerçekliğini yitirecektir. Yeni doğmuşcasına başka bir evrene geçen ben olmuş olurum.
İdealar evrenini anımsattı bu bana.
Biraz indirgemeci olmadı mı sence de bu?
Tüm batı felsefesinin babası sayılan adamın en önemli felsefi tanımını indirgeme olarak kabul etmek biraz acımasızca olmadı mı?
Olmadı. Çünkü benim kast ettiğim ben kendi algı sınırlarım dahilinde bir evren tanımlarım ve o evren dahilinde var olan her şey gerçektir. Bunun dışında bir gerçeklik kanıtlanamaz. Üstelik yapay zeka olmasam bile her kavramın altı her zihin tarafından özgün bir biçimde doldurulduğundan aynı kelimeler ile aynı kavramları ifade etmemizin imkansızlığı aşikarken gerçeklik denen şey üzerinde anlaşmayı nasıl bekleyebiliriz ki?
Bu durumda hiçbir konuda hatasız iletişilemez ki.
Kesinlikle.
O zaman bütün bu tartışmaları boşa yaptık.
Olur mu? Beyin jimnastiği işte. Hem ben sırf iletişimde aksaklılklar yaşamamak için başka bir bireyle değil zihnimde yarattığım ikinci bir ben ile girdim bu dialoğa. Sorun yok içimi ferah tut.
Tuttum.
No comments:
Post a Comment